Ekoloji, insanların, bitkilerin ve hayvanların hem birbirleriyle hem de çevreleriyle olan ilişkisi veya insan ve doğa kaynaklarının mantık çerçevesinde kullanımı şeklinde tanımlanmaktadır. Doğal yapılar ve özellikleri arasındaki ilişki, insan ve insan dışı canlıların birbirleriyle olan etkileşimi, organizmalara ait yaşam dinamikleri, organizmaların diğer tüm canlı yaşam kaynakları üzerindeki etkileri, canlı hayatın sürdürülebilir olmasına imkân sağlayan fiziksel, kimyasal ve biyolojik faktörlerin bileşimi; ekoloji kavramının en somut tanımları arasında yer almaktadır.
Ekoloji nedir çok kısa bilgi?
Ekoloji kavramı, insanın doğayla ilişkisinin yeniden biçimlendirilmesi ve insanla doğa arasındaki metabolik ilişkinin doğaya uygun biçimde düzenlenmesi anlamını taşır.
Ekoloji kavramı söz konusu olduğunda sistemin içerisine hayvanların ve bitkilerin yanı sıra insanlar da girmektedir. Tüm canlı sistem bu bağlamda birbirini etkileyen, değiştirebilen, çevreyi geliştirebilen niteliklere sahip olmaktadır.
Ekoloji, etimolojik olarak Eski Yunancadan gelmektedir. Eski Yunancada “ev” anlamına gelen “oikos” ile kelam, yasa, düzen, bilgi, bilim gibi çeşitli karşılıkları olan “logos” sözcüğünden türemiştir. ‘Ecology’ kelimesi ilk defa doğa felsefecisi Henry David Thoreau’nun 1858 yılında kuzeni George Thatcher’a yazdığı mektupta kullanılmıştır. Ancak Alman zoolog Ernst Haeckel’in ekoloji terimini tanımlayarak kavrama hayat verdiği konusunda ortak bir kanaat söz konusudur.
“Çevre” ve “ekoloji” kelimeleri sıklıkla birbirinin yerine kullanılmaktadır. Ancak “Çevre”, merkezinde insan ihtiyaçlarının yer aldığı, bu ihtiyaçlara göre şekillenen bir doğa anlayışının temsilidir.
Ernst Haeckel, ekoloji kelimesini 1866 yılında felsefe ve biyoloji üzerine yazdığı ‘Genel Morfoloji’ adlı kitabında kullanmış ve ekolojinin tanımını yapmış, terimin anlamını ise şu şekilde ifade etmiştir: “Ekoloji deyiminden, doğanın ekonomisi ile ilgili olan bilgiler topluluğunu anlıyoruz. Bu bilgiler hayvanların organik ve inorganik çevresi ile olan tüm ilişkilerinin incelenmesini kapsamaktadır. Bu ilişkiler hayvanlar ve bitkiler arasında ister dostça, ister düşmanca olsun; ister dolaylı, isterse doğrudan doğruya bağıntılı bulunsun, bu bilim dalı hepsini kapsamına almaktadır. Kısa bir ifade ile ekoloji, Darvin’in “yaşam için savaş” koşulları olarak ifade ettiği tüm karmaşık ilişkilerin incelenmesi ve araştırılmasıdır”. Haeckel bu tanımlamayı yaparken Darwin’in doğal seçilim teorisinden etkilenmiştir. Ekolojinin bu biyolojik tanımı yine Darwin’in ortaya koyduğu teorilerin 1940’larda genetik biliminde tekrardan önem kazanmasıyla, ekolojinin biyolojinin bir alt dalı olarak bilim sıfatını kazanmasının önünü açmıştır.
Ekoloji, doğa bilimlerinin bir alt dalı olarak ortaya çıkmış olsa da sosyal bilim disiplinleri için, son yıllarda etkileri toplumsal alanda daha çok hissedilen küresel ekolojik krizle birlikte ekolojik farkındalık bu disiplinlerin temel paradigmalarına geç kalınmış bir şekilde dahil edilmeye başlanmıştır.
Ekolojik yaşamın sürdürülebilir olmasının hayati önem taşıdığı belirtilmektedir. Özellikle çevre koşullarının, ekolojik denge ve sistemlerinin son yüzyıl içinde hızla bozulduğu ve bu bağlamda meydana gelen bozulmanın canlı yaşamını tehdit altında bıraktığı; doğal kaynakların tükenmesi, çevre kirliliği, küresel ısınma, buzulların erimesi gibi çevresel ve ekolojik sorunların ise dünya için tehlike çanlarının çalmasına sebep olduğu düşünülmektedir.
Ekolojinin temel ilkeleri aşağıdaki şekilde sıralanmaktadır:
Doğanın bütünlüğü ilkesi; besin zinciri örneğindeki gibi doğadaki tüm canlıların birbirlerine bağımlılığını vurgular.
Doğanın sınırlılığı ilkesi; nüfus artışı, sanayileşme, kirlilik gibi sorunlarla ekosistemlerin taşıma kapasitelerinin aşılmasına karşı bir uyarıdır.
Doğanın özdenetimi ilkesi; ekosistemlerde genel bir kural olarak artan canlı nüfusu sistemin sınırlarını zorlamaya başladığında, doğal etkenlerin devreye girerek nüfusu dengelemesidir.
Doğanın çeşitliliği ilkesi; doğayı oluşturan canlı ve cansız öğeler arasında görülen çevre sorunlarına bütüncül yaklaşımla çözüm bulunması gerektiğinin ifadesidir.
Doğada hiçbir şey yok olmaz ilkesi; temelde “madde ve enerjinin yok olmadığını, sadece bir şekilden ötekine dönüştüğünü” ifade eden birinci termodinamik kanununa dayanır.
Doğaya karşı elde edilen her başarının bedeli vardır ilkesi; ikinci termodinamik kanununa göre, her enerji dönüşümünde enerjinin bir kısmının dağılarak işe yaramayacak hale gelmesinden yola çıkar.
Doğanın geri tepki verme ilkesi; doğanın yapılan her müdahaleye olumlu ya da olumsuz bir tepki vermesinden kaynaklanır. Örneğin, zararlı olduğu gerekçesiyle bir ekosistemdeki bazı bitki veya hayvan türlerinin insanlar tarafından yok edilmesi, o ekosistemdeki diğer canlıların besin zincirini etkiler; bir göl ya da bataklığın kurutulması su döngüsünü bozar. Tüm bunlar o bölgedeki insan yaşamını da olumsuz etkiler.
En uygun çözümü doğa bulur ilkesi; milyarlarca yıllık doğal süreç içerisinde, canlıların evrimsel değişimleriyle birlikte sağlanan doğal ve ekolojik uyumu ifade eder. Bu uyum, insanların yol açtığı aşırı kirlenme ve aşırı kullanım sonucu bozulma tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Kültürel evrim ve geleneksel ekolojiye saygı ilkesi; bilimsel ve teknolojik gelişimin yanı sıra, insanların nesiller boyunca yaşadıkları deneyimler ve geçirdikleri kültürel evrimle yakaladıkları ekolojik uyuma saygı gösterilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Doğa ile birlikte gitmek ilkesi; günümüz toplumlarının doğaya üstünlük yerine, onunla uyum içerisinde olmaları gerektiğini ifade eder.
Ekolojik sistem; çevre içerisindeki canlı ve cansız varlıkların birbiri ile ilişkilerinden meydana gelen bitki ya da hayvanların güneş, toprak gibi cansız varlıklarla etkileşimini incelerken bir yandan da çevresel sorunlarla mücadele kapsamında uğraş vermektedir.
Derin ekoloji, insanın doğadan ayrı ve üstün tutulduğu insanmerkezci düşünceye temelden karşı çıkarak insan ve doğanın bütünsel bir ilişki içinde olduğunu savunur. Derin ekolojiye göre doğada var olan canlı ve cansız organizmaların hiyerarşik bir düzeni yoktur, her canlının yaşama hakkı vardır ve bir canlının hayatı diğer canlıdan üstün olamaz. Dolayısı ile insan doğada bir karıncadan veya titreyen bir yapraktan daha değerli değildir. Bu yüzden derin ekoloji, insanmerkezciliğin karşısına ekomerkezcilik veya biyomerkezcilik kavramlarını koyar. (Biyomerkezcilik İnsanmerkezcilik ve Ekomerkezcilik Nedir?) Ekomerkezcilik, doğanın korunmasının yalnızca insanın faydasına olmadığı ve doğanın kendi başına da bir değer taşıdığı anlamına gelir.
Sismik İzolatör Nedir? Sismik İzolasyon Nedir? Deprem izolatörü olarak da adlandırılan sismik izolatör; yapılara gelen…
Son beton fiyatları piyasadan alınan güncel m3 beton fiyatlarına göre güncellenmiştir. Ağustos 2022 ayı itibariyle…
İnşaat demir fiyatları, inşaat maliyet hesaplarında önemli yer tutan maliyet kalemlerindendir. Demir fiyatlarının güncel piyasa…
2022 Doğrudan Temin Limitleri - Eşik Değerler Büyükşehir belediyesi sınırları ve bunun dışındaki yerler için…
20 Ocak 2022 tarihli Resmi Gazete`de yayınlanan Kamu İhale Tebliğ'ine göre 2022 inşaat mühendisi diploma…
KİK Payı Limit On binde beş olarak anılan KİK Payı Limiti 2022 yılı için açıklandı;…