Mağara Nedir? Mağaralar Nasıl Oluşur?
İçerik
Mağara, yüzeyle bağlantısı olan ve gün ışığı ile bağlantısı kaybolacak derinliğe ve en az bir insanın sürünerek girebilmesine olanak verecek genişlik ve yüksekliğe sahip olan yeraltı boşluklarıdır. Mağaralar “Karst bölgelerinde kireç taşlarının erimesiyle oluşan, büyük, birbirine koridorlarla bağlı yer altı kovukları” şeklinde de tanımlanmaktadır.
Mağaralar Nasıl Oluşur?
Mağaralar, oluşum şekillerine göre 2 farklı gruba ayrılmaktadır.
1. Yapay Mağaralar
Yapay mağaralar, insan eliyle oluşturulan kaya mezarlar, depo, su tünelleri, sığınak veya yer altı şehirleri gibi yapılardır. Bu yapılar özellikle ilk insan yerleşim ve yaşamlarına ilişkin çeşitli ipuçları veren kemik, iskelet, atık, arkeolojik şekil ve yazıları bulundurmaktadır ve ülkemizde oldukça fazladır. Kapadokya bölgesi ve çevre illerde erken Hristiyanlık dönemine ait birçok yapay mağara bulunmaktadır.
2. Doğal Mağaralar
Doğal mağaralar, karbonat, sülfat ve klorür yapıdaki ana kayaçların oluşurken ya da oluştuktan sonra yaşanan fizikokimyasal olaylarla yer altı sularının da etkisiyle aşınarak oluşan mağaralardır.
Doğal şekilde oluşan mağaralar farklı şekillerde oluşmaktadırlar:
2.1. Çözünme (Solution)
Çözünme yoluyla oluşan mağaralar kendi içinde ikiye ayrılır:
Epijenik Mağaralar: Dış etkilerin ve asitlerin etkileriyle oluşan mağaralardır. Epijenik şekilde oluşan mağaralar doğada var olan mağaraların neredeyse %90’lık bir kısmını oluşturur. Kireçtaşının, dolomitlerin veya mermer gibi karbonat yapısı bulunan kayaçlardaki kırık, tabaka veya fayların kimyasal ve fiziksel güçlerle aşınması sonucu oluşurlar.

Hipojenik Mağaralar: Yeryüzünün derinliklerindeki su, asit ve hidrotermal etkilerle oluşan mağaralar. Bunlar, yüzeyden akan asitli sulardan farklı olarak, tamamen yeraltından gelen etkilerle kayaçları aşındırırlar ve tüm çözünme mağaraların % 5 – 10’u kadardır.
2.2. Aşınma (Erosion)
Bu şekilde oluşan mağalar türü fark etmeksizin her türlü kayaçta oluşabilir. Aşınma, birçok farklı dış etkenle gerçekleşebilir. Su, rüzgâr veya rüzgârın taşıdığı bir kum tanesi bile olabilir.
2.3. Buz Mağaraları
Buzulların erimesi sonucu oluşan mağaralara buzul mağaraları denmektedir. Buzul sularının buzulların altında veya kayalarda hareketi sonucu oluşan bu mağaralar tüm yıl boyunca donmuş durumdadırlar.
2.4. Lav Mağaraları
Bir yanardağdan akan lavın üst kısmının soğuyarak katılaşması, buna karşılık bu katı kısmın altından lav akmaya devam etmesi ile oluşan, çoğunlukla tüp şeklinde olan mağaralardır. Volkanik mağaralar içsel ve dışsal olmak üzere 2 çeşittir. İçsel mağaralar daha çok pasaj ve yer altı salonlarını içeren yapılara sahipken, dışsal mağaralar kaya altı sığlıklarından fazla derinliğe sahip olmayan yer altı boşlukları olarak tanımlanır.
2.5. Kumtaşı Mağaraları
Özellikle kuru iklime sahip ve kumtaşı oluşumunun yoğun olduğu bölgelerde, kumtaşının içinde taşıdığı su moleküllerinin zaman içinde buharlaşması sonucu oluşan kovuklara verilen isimdir. Bu işlem sırasında rüzgârın aşındırma etkisi ve erozyon da etken olabilmektedir.
2.6. Deniz Mağaraları
“Litoral Erozyon” da denilen bu tür mağara oluşumu, dalgaların sahilde nispeten daha yumuşak buldukları kayaç türünü fiziksel aşınma ile oyması sonucu gerçekleşir. Tatlı su – deniz suyu temas yüzeyinin karanın iç kısımlarına doğru deniz düzeyinin altına inmesi sonucu deniz mağaraları oluşmaktadır.
2.7. Talus Mağaraları
Çökmeler ve kaya düşmeleri ile bir kırığın üstünün zaman içinde kapanması sonucu oluşan mağaralardır.
Mağara Yapıları
Sphelothem
Sphelothem, genellikle mağaralardaki dikit, sarkıt vb. gibi kalsiyum karbonat yapılara verilen genel bir addır. Mağaralardaki kalsiyum, karbonat iyonları, karbondioksit gibi birinci derecedeki minerallerin reaksiyona girerek oluşturdukları ikinci derecedeki mineral depolarıdır.
Akmataşı (Flowstone)
Akmataşı, sphelothem tiplerinden biridir. Kalsiyum karbonat veya diğer minerallerin basamak veya duvar gibi yapıların üzerinden akarak, su akıntısı şeklinde görünen yapılarıdır.
Sarkıt Nedir?
Sarkıt terimi “damlayan” anlamındaki Yunanca “stalaktos” kelimesinden türemektedir. Mağaraya ulaşan suların oluşturduğu ilk yapılar sarkıtlardır.
Sarkıtlar Nasıl Oluşur?
Tavan çatlaklarındaki ara kısımlardan damla halinde sızan sulardaki CO2 serbest hale geçer ve damlanın çevresinde ince bir halka şeklinde karbon trioksit (CO3) çökelir. Zamanla oluşan çökelek sertleşir ve yapı silindirik olarak büyür. Yeni su damlacıkları bu silindirik yapının ortasından geçer. Böylelikle ince ve uzun yapıda gördüğümüz sarkıtlar meydana gelmektedir. Bu kanalda bir tıkanma olması durumunda su, iç kısımdan akmak yerine dış kısma yönelir. Böylece aşağı yönde uzama ve yan kısımlarda kalınlaşma meydana gelmektedir. Bu tip sarkıtlar görsel olarak havuca benzetilmektedir.
Düzensiz Sarkıtlar (Heliktit): Bükülmüş, kıvrılmış ya da helezon şeklinde hal almış, yerçekiminin tersine gelişim gösteren kalsiyum karbonat yapılara verilen isimdir. Mağaraların rüzgardan etkilenen alçak tavanlı kısımlarında ve dar girintilerinde görülebilir.
Dikit Nedir?
Dikit, mağara tabanlarında sarkıt yapılara karşılık gelen formudur. İngilizce ismi “Stalagmite” Yunanca “düşme” anlamına gelen “stalagma” kelimesinden türemiştir.
Dikitler Nasıl Oluşur?
Dikitler, mağaranın tavanından akan ya da damlayan suyun kalsiyum karbonat biçiminde mağara zemininden yükselmesidir. Dikitler, sarkıtlara oranla daha büyüktür fakat sarkıtlardaki gibi ortasından suyun geçtiği bir kanal sistemine sahip değildir. Sarkıtlar ve dikitler gelişimlerine devam ettiklerinde birleşerek “sütun” ve “kolon” gibi yapıları oluştururlar.
Sütun
Sütun, sarkıt ve dikitlerin birleşmesi sonucu oluşan sert kalsiyum karbonat yapıya verilen isimdir.
Bir bölgenin coğrafik özellikleri ve kayaların birbirlerine olan uzaklıkları ile nehir, göl veya deniz seviyeleri mağaraların şekillerinde etkili olabilmektedir. Mağaraların şekilleri itibarı ile suyun girişinin olup olmadığı, hava akımlarının azlık veya çokluğu, mağaranın sıcaklığı ve mağara içinde yaşayan canlıların varlığı gibi sebepler, mağara ekosistemlerini anlamak için başlıca göz önünde bulundurulması gereken parametrelerdir.