Osmanlı Şehirlerinde Evlerin Yapımı
Osmanlı Şehirlerinde Evlerin Yapımını ilgili loncadan ustalar üstlenir ve lonca da bu inşaat sürecini takip ederdi.
Loncaların en önemli görevi, şehrin nüfusuna göre gerekli gündelik ihtiyaçları karşılayacak iktisadi sistemi kurmaktı: Hammaddelerin temini, hangi sektörden ne kadar ustaya, dükkâna ihtiyaç bulunduğunun tespiti, sonra da bunların iş yapma usul ve esaslarının belirlenmesi ve takibi. Her bir esnaf ve zanaatkâr grubunun kendi loncası bulunur, lonca olma sistematiğine erişemeyen iş kolları da en yakın lonca sahibi iş koluna yamak olurdu.
Daha büyük bir inşaat ise ya da İstanbul gibi bir şehirde inşaat yapılıyorsa, şehir mimarı ya da kadıdan da evin hem büyüklüğü hem sokak mesafeleri hem de mimarisi açısından izin alınır ve teftişe tabi tutulur. Bu süreçte en önemli husus, evlerin diğer evlere göre konumudur. Yeni yapılacak evin, başka bir evin avlusunu görmemesi, geçişini engellememesi ve yine başka bir evin manzarasını bozmaması esastır. İnşaat malzemeleri köşk gibi büyük yapılar için bazen kâgir olabilmekle birlikte genelde ahşap çatma, yığma kerpiç ve ahşaptandır. (Faroqhi, 2009; Doğru, 1996).
Mahallelerde bulunan evlerin yapısı ve kullanım biçimi Osmanlı şehirleri açısından yine üzerinde durulması gereken bir husustur. İçe dönük olarak, avlulu ve genelde iki kat olarak inşa edilen evler mahremiyetin, kadın-erkek ilişkilerinin, komşuluk bağlarının ve toplumsal sorumluluğun önemli yansımalarını içinde barındıran yapılardır. Hatta evdeki bu izdüşümlerin bir kısmı sokağa da taşar ve bazen avlusuz sıra evlere bahçe işlevi gören çıkmaz sokaklardan oluşan mahalle düzeni ortaya çıkar. İki katlı evlerde ilk katlar kiler, mutfak yani günlük kullanımlara tahsis edilir, ikinci kat ise sofa-eyvan ile avluya da bakan odalardan oluşur. Büyük şehirlerde birkaç ailenin değişik kat ve odaları paylaştığı evler de mevcuttur.
Kaynak: Dr. Yunus UĞUR