Binanın Depreme Dayanıklı Olduğu Nasıl Anlaşılır?
Yaşanılan veya yaşanılması planlanan bir evin depreme dayanıklı olup olmadığının anlaşılması, özellikle sürekli depremlere tanık olunan Türkiye gibi bir ülkede can ve mal güvenliği açısından oldukça önemlidir.
Depreme Dayanıklı Bina Nasıl Anlaşılır?
İnşaat konusu ülkemizde hemen hemen herkesin kendisini bilgili ve konuya hakim olarak gördüğü ve dolayısıyla ortalıkta çok fazla bilgi kirliliğinin bulunduğu bir konudur. Hatta bu konuda medya dahi zaman zaman yanlış yönlendirmelerde bulunabilmektedir. En baştan belirtelim ki gazetelerde veya çeşitli internet sitelerinde bulunan “evinizin deprem dayanıklılığını kendiniz de ölçebilirsiniz” benzeri bilgiler, doğrular veya puanlama sistemleri herhangi bir bilimsel veriye dayanmayan hatta kimi zaman komik denilebilecek bilgilerdendir.
Bir inşaat yapıldığı malzemesinden, bulunduğu yere, işçilik kalitelerinden, inşaat süresine, yapım yılından, kullanılan teknolojilere, yüzlerce farklı faktörün bir arada bulunduğu oldukça kompleks bir yapıdır. Dolayısıyla “bir binanın depreme dayanıklı olup olmadığı”, net olarak ancak konusunda uzman inşaat mühendislerinin gerekli incelemeleri ve analizleri sonucu anlaşılabilmektedir.
Binaların ayakta durmasını ve depreme dayanıklılığını sağlayan ve bizim “Binanın Depreme Dayanıklı Olduğu Nasıl Anlaşılır?” sorusunun muhatabı olan taşıyıcı sistemi, tamamlanmış yapılarda belirlenmesi oldukça güç olan, hatta mimari sebeplerle özellikle gizlenen yapılardır. Dolayısıyla sıva ve alçı uygulamaları, çeşitli görsel kaplamalar veya uygulamalar nedeniyle taşıyıcı sistem hakkında yorum yapmak konusunda uzman kişilerce bile oldukça zordur.
Binanın depreme dayanıklı olup olmadığına karar vermenin yolu, yani “binanın depreme dayanıklılık testi” olan analize “Bina Performans Analizi” denir. Bu analiz yürürlükte olan deprem yönetmeliğine uygun olarak yapının değerlendirilmesi için gerekli yolları detaylı ve net olarak belirtmektedir.
“Fakat hangi durumlarda performans analizi yaptırmalıyız?”
Yapının yaşı bu konuda fikir verecek en önemli konulardandır. Günümüzde 1998 yılında yürürlüğe giren “1998- Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik (ABYYHY)” öncesinde yapımına başlanan yapıların deprem riskine karşı güvenliği sorgulanmaktadır. Bu yönetmeliği izleyen yakın tarihlerde hazır beton kullanımının ve yapı denetim hizmetinin zorunlu tutulması bu tarihi önemli kılmaktadır. Her ne kadar bu tarihten sonra da yönetmelikler güncellenmiş olsa da bu tarih depreme karşı dayanıklı yapı tasarımı için devrim noktalarındandır. 1998 yılından önce inşaatı başlamış olan yapılarda ikamet edenlerin aşağıda açıklanan “performans analizini” yaptırmaları gerekmektedir.
Bir binanın projesinin gerekli yönetmelik ve standartlara göre hazırlanmış olması binanın depreme riskine karşı güvenli olduğu anlamına gelmemektedir. Yapının projesine uygun şekilde inşa edilmesi de önemlidir. Fakat konunun uzmanı olan kişiler dışında projeye göre uygulamayı doğrulamak pek mümkün olmayacaktır. Bu durumda sorgulanacak şey, yapıda geometrik özelliklerin, kullanım amacının veya benzeri büyük değişimlerin yaşandığı kapsamlı bir tadilat veya uygulama yapılıp yapılmadığıdır. Bu önemli değişimler yapılarda beklenmedik derecede büyük etkiler yaratabilmekte ve yapının deprem güvenliğini risk altına alabilmektedir. Dolayısıyla yapının yeni halinin deprem altındaki davranışı “performans analizi” ile tespit edilmelidir.
Yapının belirgin çatlaklar ve deformasyonlar göstermesi yapının bir çeşit sinyal verdiği anlamına gelmektedir. Çoğu yapıda özellikle taşıyıcı olmayan duvarlarda, pencere kapı gibi boşlukların etraflarında, sıva, alçı veya boya katmanlarında, uygulama ve malzeme kalitesizlikleri nedeniyle bir takım çatlaklar oluşabilmektedir. Bu gibi çatlaklar genellikle yapının deprem güveliğini etkileyen faktörlerden değildir. Yine de özellikle inşaatın tamamlanmasını takip eden 2-3 yılın sonrasındaki bir zamanda meydana gelen derin çatlaklar, binanın beklenmedik bir nedenle hareket ettiğini gösterir ve incelenmesini gerektirir. Fakat kolon, kiriş gibi taşıyıcı sistemlerin ana elemanlarda çeşitli çatlakların oluşması (sıva vb. çatlaklar dışında) her durumda son derece önemlidir.
Su, nem, rutubet gibi nedenlerle meydana gelen deformasyonlar, yapıların taşıyıcı sistemlerini küçümsenemeyecek düzeyde etkileyebilmektedir. Kolon, kiriş gibi elemanların su, nem gibi etkilere maruz kaldığı, betonun kabuk kabuk döküldüğü, yeşillenme denilen bir çeşit yosunlanmanın oluştuğu, donatıların yani inşaat demirlerinin göründüğü, hatta bu demirlerin paslandığının göründüğü gibi durumlarda yapının deprem güvenliği sorgulanmalıdır. Görünen bu gibi hasarların varlığı temel gibi görünmeyen bir çok eleman veya yerde oldukça sakıncalı hasarlar konusunda da fikir vermektedir.
Bilinen ve anlatılanın aksine yapının çok katlı yüksek yapı olması bir yapıyı depreme karşı dayanıksız kılmamaktadır. Günümüz teknolojilsi ile gerekli tasarım ve analizler yapılıp bu tasarımlar uygulamaya döküldüğü takdirde bu yükseklik faktörü herhangi bir olumsuzluk yaratmamaktadır. Aynı konu çeşitli zemin türleri için de geçerlidir. Gerekli temel tasarımları, zemin iyileştirmeleri gibi işlemler yapıldığında son derece sağlıklı yapılar üretilebilmektedir. Bu gibi konular daha çok maliyet ile ilgili olarak problem çıkarmaktadır.
Herkesin anlayabilmesi açısından teknik detaylara inmeden bu analiz ve süreçte incelenen konuları kabaca açıklamaya çalışalım. Bu aynı zamanda “Binanın ve Evin Sağlam Olduğu Nasıl Anlaşılır?” sorusunun yanıtını vermemize yardımcı olacaktır.
-Yapının üzerine inşa edildiği zeminin özellikleri belirlenir,
-Yapının projesinin mevcut olup olmadığı, varsa projesine uygun olarak inşa edilip edilmediği ve projesine uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı belirlenir,
-Projesi bulunmayan yapıların rölevesi ve taşıyıcı sistemi belirlenir,
-Kullanılan beton kalitesi ve donatı çeşidi belirlenir,
-Tüm bu veriler ilgili yönetmelikler ve bilgisayar programları ile detaylı olarak analiz edilir,
-Ortaya çıkması muhtemel hasarlar belirlenir,
-Alınması gereken önlemler ve uygulamalar belirtilir.
Peki bu binanın depreme dayanıklılık testi sonucunda ne tür işlemler yapılır?
Yapı hakkında gerekli bilgiler toparlanıp binanın depreme dayanıklılık testi yani performans analizi yapıldığında, olası bir depremde varsa yapının alacağı hasar düzeyi ve hasar alması beklenen elemanlar belirlenir. Kimi zaman deprem altında can veya mal hasarına sebep olmayacak derecede ufak tefek hasarlar beklenirken kimi zaman da yapının ağır hasar alacağı belirlenebilir. Tölare edilemeyecek düzeyde hasar beklendiğinde ise hedeflenen deprem performansının sağlanması için gerekli olan güçlendirme çalışmaları belirlenir. Bu güçlendirme işlemi ve bu işlemin maliyeti beklenen bu hasarın büyüklüğü ile orantılıdır. Bir çok farklı türde güçlendirme yöntemi bulunmaktadır. Bu noktada yapının yıkılıp baştan inşa edilmesi ile güçlendirme işlemi ve bu işlemin türleri konularında maliyetler karşılaştırılıp en uygun çözüme gidilmeye çalışılır.
Yapının gerekli ruhsatları ve iskanı bulunuyorsa performans analizi sonucunda yapının herhangi bir işleme tutulması zorunluluğu yoktur. Bu işlem sonucunda seçilecek yol kişinin kendi can ve mal güvenliği ile ilgilidir. Fakat 6306 Sayılı Kanun gereğince yapılan Kentsel Dönüşüm işlemlerinde de bu analize benzer daha basit yöntemlerle bir analiz yapılmakta ve gerekli deprem güvenliğini sağlanmadığı belirlenen yapıların yıkılması veya güçlendirilmesi devlet tarafından zorunlu tutulmaktadır.